Hikâye: Raslantı

 

RASLANTI



2024 yılının son ayına girmiştik. Yalnız geçen bir yılım daha. Artık yalnız geçen yıllarımı saymak istemiyordum. Bıkmıştım çünkü. Yalnızlığımın son bulmasını istiyordum. Fakat hayat sürekli zamanı var biraz daha yalnız kal diye diretiyordu. Beni senelerdir yalnızlığa mahkûm etti hayat. Çok düşündüm son vermeyi ama cesaret edemedim. Yapamazdım o cesareti gösteremezdim. Yalnız geçen sabahlardan yalnız geçen gecelerden çok sıkılmıştım. Bir gün bu karanlık günler bitecek miydi merak ediyorum. Hiç uyanmak istemediğim bir sabaha daha uyandım. Güneş daha doğmamıştı. İstanbul tatlı uykusundan daha uyanmamıştı. Bense sabahın karanlıklarına gömülüp dışarıyı seyretmeye başladım. Kahvesiz seyretmek olmazdı. Hemen ocağa kaynaması için su koydum. Bugün hava yağmurluydu, rüzgarlıydı da. Kış tam anlamıyla gelememişti İstanbul’a. Ağaçlardan birer birer atlıyordu yapraklar. Yerler ağaçtan atlayan yapraklarla doluydu. O sırada ocaktaki su kaynamıştı kahvemi koydum, karıştırdım. Zaman akıp geçiyordu, masaya geçmem gerekiyordu. Peşimi bırakmayan bir sınavım vardı. 6 yıldır yapışık ikizler gibiyiz. Hayatımın bir parçası oldu çıktı. Öğretmen olmaya çalışıyorum tabi olabilirsem. 6 yıldır hayatımı bir sınava zimmetledim. Geri de vermiyor bana. Çok çabalıyorum olması için bakalım bu sefer olacak mı? Biraz yürüyüş yapmak için dışarıya çıktım. Sahile doğru yol aldım. Yağmur durmamıştı, hala yağıyordu. Denize düşen damlacıklar boşluklar oluşturuyordu. Bir boş bank buldum oturdum. Uzaklara dalmıştım çok uzaklara. Amansız düşüncelere dalmıştım. Öyle bir dalmak ki kendimi unuttum yokmuşcasına. Keşke yok olabilsem beynimi kemiren düşüncelerden bir an olsun kurtulabilirim belki de. Bana düşman olan bu dünyadan kurtulabilirim belki de. İyi de nasıl yok olacaktım ki. Ben böyle kendimle cebelleşirken yanıma biri oturdu. Yaşlı bir teyzeydi. Sabahın köründe dışarıda ne işi vardı acaba. Teyze bana dönerek seslendi:

_Merhaba, günaydın kızım.

_Merhaba teyzeciğim, günaydın.

_Hava tam tadında değil mi?

Hava tam tadında derken ne demek istemişti teyze. Sanırım güzel olduğundan bahsediyor.

_Evet evet.

_Sabahları hep böyle erken mi kalkarsınız kızım.

_Evet teyzeciğim genellikle hep erken kalkarım.

_İsmin ne güzel kızım?

_ İsmim G.

_ Ne tesadüf benim ismim de G.

_ Hay Allah adaşım olmadığı için üzülüyordum.

_Ben de öyle hiç adaşım yok zannediyordum demek ki varmış.

_Peki mesleğin ne kızım?

_Öğretmenim teyzeciğim.

_Ben de öğretmenim güzel kızım.

_Bugün tüm tesadüfler bizi buldu teyzeciğim.

_Öyle oldu G. kızım. Seni biraz dalgın gördüm kızım bir derdin mi var?

_Her insanda olan dertler teyzeciğim.

İçimdekileri söylersem anlar mısın ki teyze. Bu zamana kadar anlayan pek olmadı.

_Belki anlarım sen anlat bir bakalım.

_İçimden söylediğimi zannediyordum. Sesli mi söyledim düşüncelerimi.

_Bilmem belki içindeki ses benim sesimdir.

Bir süre sessiz kaldım. Ne diyeceğimi bilemedim. O da benim gibi sessiz kaldı. Bir süre öylece sessizce oturduk. Konuşacak bir şey mi bulamadık bilmem. Aslında ikimizin de birbirimize anlatacağı çok fazla şey vardı. Belki yaralarımızı iyileştirecek güç bizdedir. İçimizdedir. Dayanamadım sessizliğe.

_ Teyze insan nasıl iyileşir? Günlerdir düşünüyorum ama bir cevap bulamadım. Belki sen bir cevap bulabilirsin.

_Bu sorunun cevabını senin yaşındayken ben de bilmiyordum. Yıllar geçtikçe anladım. İyileşmek tek bir zamanda olmuyor.

_Tek bir zaman derken?

_Tek bir zaman. Bir gün değil, bir ay değil, bir yıl değil. Zamanlar gerekir iyileşmek için. Bunu anlamak yıllarımı aldı ama sonunda iyileşmeyi gördüm.

_Acaba ben de iyileşebilecek miyim?

_İyileşeceksin. Sadece çok zaman geçmesi gerekiyor.

_ Peki teyze sen hastalandığını nasıl anladın?

_ Senin gibi çok yalnızlık çekiyordum. Umutsuzdum hayata karşı, dünyaya karşı. İnsanlar dost değil de sanki düşmandı bana. Hiçbir yere ait hissetmiyordum kendimi. Sanki ben bu dünyada yaşamıyordum da sadece onlar yaşıyordu. Vazgeçmek en kolayıydı. Düşündüm de vazgeçmek kaçmaktı. Kaçmadım mücadele ettim. Sonunda senin yanında oturuyorum işte.

_İçimi okuyorsun teyze bu hoşuma gitmedi.

_İnsan insanı okumalı bazen.

Hüzün bastırmıştı. İkimiz de birden hüzünlendik. İkimiz de uzaklara daldık. Belki de bazen sessizce oturup dalmak, uzaklaşmak gerekiyordu o andan. Bir an olsun nefes almak gerekiyordu. Bazen sessizken de konuşabiliyorsun hislerinle anlatıyorsun derdini. Dinlemek isteyen her türlü dinliyor bir şekilde. Birbirimizi sessizce dinledikten sonra konuşmaya tekrar başladık.

_ Teyze hayatla mücadeleni nasıl kazandın, ben şu an neden kazanamıyorum?

_ Bu kolay olmadı hiçbir zaman ama eninde sonunda oldu. Kendi benliğini şu an dinlemiyorsun. Kendini görmezden geliyorsun.

_Kendimi görmezden mi geliyorum?

_Evet, kendini görmezden geliyorsun. Bir kere iç sesine kulak verdiğini duymadım. Hep başka seslere kulak verdin. Başka sözleri seninmiş gibi benimsedin. Kendi söylediklerine hiç kulak asmadın. Kendini dinlemediğin sürece hayatla olan mücadeleni unut sen.

_Kendimi dinlesem sonuçlar daha kötü olacak. Nasıl kendimi dinleyeyim ki?

_Zamanla anlayacaksın az sabret.

_Teyze kendinden biraz bahseder misin, hayatını anlatır mısın?

_Emekli bir öğretmenim. 70 yaşına merdiven dayadık artık. Ömrün çoğunu çürüttük geriye pek fazla bir şey kalmadı. İki çocuğum var. Biri oğlum Ahmet Burak diğeri ise Ahsen adında kızım var.

_Benim koyacağım isimleri koymuşsun çocuklarına.

_Evet senden önce koyabildim. Nerede kalmıştık. Bir oda dolusu kitabım var. Kitaplarım benim her şeyim. Hayatımın dönüm noktaları. Şu anda da beşinci kitabım üzerinde çalışıyorum. Senin yazıp da kitaplaştırmadıklarını kitaplaştırıyorum.

_Hayallerimi birer birer gerçekleştirmişsin. Peki ben ne zaman göreceğim bunları.

_Sadece zamanını bekle göreceksin.

Teyze ayağa kalktı. Hiçbir söylemeden elime kâğıt parçası tutuşturdu. Sonra arkasına bakmadan bilinmezliğe doğru yol aldı. Kâğıdın arkasında bir tarih yazıyordu. 11.12.2030. Kâğıdın diğer tarafını çevirdiğimde bunun bir fotoğraf olduğunu anladım. Fotoğrafta bir aile vardı. Anne, baba bir kız ve bir erkek çocuğu vardı. Fotoğraftaki anne bendim. Fotoğraftaki aile benim ailemdi. Teyze haklıydı umutlarımın yeşermesine zamanlar vardı. Yüzümde bir gülümsemeyle ailemi seyretmeye koyuldum.


 

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İlk Yaram

Kırgınım

Anlaşılmak