İki Dirhem Bir Çekirdek: Bir Deyimler Sözlüğü


Deyimler ve atasözleri şüphesiz ki dilimize büyük katkıları olan söz varlıklarıdır. Cümlelerimizi daha güzel ve nükteli hâle getirmek için deyimleri ve atasözlerini kullanırız. Deyimler ve atasözleri cümleleri desteklerken aynı zamanda daha anlamlı kılar. Ama şu var ki; kullandığımız deyimlerin bugünkü anlamları asıl anlamları değildir. Ortaya çıkış hikayeleri bildiğimizden çok öte bir anlamdadır. İskender Pala bu yüzden uzun uğraşlar sonucu araştırmalar yaparak deyimlerin asıl hikayelerini bulup yukarıda görseldeki kitapta toplamıştır. Okurken yer yer şaşırmıştım bildiğimden çok öte anlamları olduğunu görünce. Kitapta toplamda 98 deyimin ortaya çıkış hikayesi anlatılmıştır, ben de bu yazımda birkaçından bahsedeceğim.

İlk olarak ''iki dirhem bir çekirdek'' deyiminden bahsedeceğim. Bu deyim taşıdığı anlam bakımından çok zarif bir deyimdir. Bu deyimi, giyimine kuşamına özen göstermiş zarif kimseler için kullanırız. Peki bu deyimin ağırlık hesaplamalarından geldiğini biliyor muydunuz? Ben de bilmiyordum. Eski zamanlarda kullanılan okkanın dörtte birine dirhem denilirmiş yani gram yerine dirhem denilirmiş. Aslında dirhem hassas teraziler için kullanılan bir ölçütmüş. Dirhemden daha hassas ölçümler için bir ağırlık birimi daha kullanılırmış buna da çekirdek derlermiş. Çekirdek, 5 santigrama denk gelirmiş. Eski devirlerin Osmanlı altınının ağırlığı da iki dirhem bir çekirdeğe denk gelirmiş. Bu durumdan yola çıkarak süslenmiş şık kişilere ''iki dirhem bir çekirdek'' diyerek mecaz yoluyla altın gibisin denilmekteymiş. Deyimin zarafetiyse buradan geliyor. Biri size iki dirhem bir çekirdek derse altın gibi olduğunuzu hatırlayın. :)

İkinci bahsedeceğim deyim ise ''abayı yakmak'' deyimidir. Aba tanım olarak; dövme yünden değişik kalınlıklarda  yapılan bir tür kumaşın adı olup genellikle beyaz renkte imal edilir. Siyah renklisine de kebe denir. (*Pala, s.1, 2015.) Bu cins kumaşın kullanıldığı pek çok yer olmakla beraber, aba denilince dervişlerin giydiği hırka anlaşılır. Vücudun tamamını örtecek kadar geniş ve uzun, yakasız ve yensiz dikilen abanın özelliği, düğmesiz olup kuşak ile kullanılmasıdır.

Abanın kültürümüzde birbirinden farklı anlamları vardır. Bunlar;

Abalı: Fakir, kimsesiz

Abacı: Mecazen hazıra konmayı seven.

Abası kırk yerden yamalı: Yırtık pırtık giyecek kadar fakir.

Alaca abalı: Hırkası yamalıklarla dolu olacak fakir.

Ve daha birçok anlamı bulunan abanın abayı yakmak deyimi ise günümüzde ''birine sevdalanmak, gönül vermek'' anlamında kullanılmaktadır. Bu anlam mecazen kullanılır. Peki bu abayı yakmak deyimi nasıl ortaya çıkmış ona bakalım.

Eski tekkelerin mimarî kompleksi içinde bir mescit (veya cami), ortada şadırvanı olan bir avlu ve avluyu çevreleyen derviş hücreleri, büyükçe bir dershane, mutfak, kiler, ambar vs. bulunduğu bilinmektedir. Bilhassa kış aylarında dershanenin ocağı harlı ateşte yakılarak dervişanın burada toplanmaları sağlanır; böylece iktisat yapılır, hem de uzun saatler mürşitten istifade ortamı oluşturulurdu. İşte böyle bir kış gecesinde, yün abalarına bürünmüş dervişler dershanede halka olup şeyh efendiyi dinlemeye başlamışlar. Efendi hazretleri, coştukça anlatmış; anlattıkça coşturmuş ve dervişler kendilerinden geçecek derecelere gelmişler. Bu sırada, ocağa sırtı dönük dervişlerden birisinin abasına ateş sıçrayıp dumanı tütmeye başlamışsa da dervişin sıcaklığı hissettiği yok!.. İçindeki ateş, dışındakinin sıcağını bastırmış durumda. ''Pir aşkına Yâr aşkına(Allah aşkına)!'' yanmaya devam ediyor. Nihayet şeyh efendi, dumanı fark edip bu müridini ikaz ile yanmaktan kurtarıyor ve arkadaşları arasında mahcup olmasın diye onu diğerlerine ''gerçek Hak âşığı'' olarak tanıtıyor. (*Pala, s.3, 2015) Abayı yakmak deyimi buradan geliyor yalnız bugünkü anlamında kullanılmamıştır.

Bunun gibi birçok deyimin anlamları bugün bildiğimiz anlamlarından çok farklıdır. Siz de deyimlerin ortaya çıkış hikayelerini, hangi anlamda kullanıldıklarını merak ediyorsanız İki Dirhem Bir Çekirdek kitabını okumanızı tavsiye ederim. Bilgi dağarcığımıza kültürel anlamda önemli katkıları olan bu esere, büyük küçük demeden okunmaya fırsat verilmelidir.

*İskender Pala, İki Dirhem Bir Çekirdek, Kapı Yayınları, 2015.

 

 

 

 

 

 

Yorumlar

  1. İskender Pala'nın değindiği yerleri genel olarak severim. Bu eserini okumamıştım. Senin mukaddimen sayesinde kitabın tümünü merak ettim. Kalemine sağlık ✨

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, merak uyandırabildiğime çok sevindim. :)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

İlk Yaram

Kırgınım

Anlaşılmak